×

Kurumsal

Künye Kullanım Sözleşmesi Gizlilik Politikası Yayın İlkelerimiz Özel Üyelik

Haber Kategorileri

Tepebaşı Odunpazarı Bölgesel Ekonomi Siyaset Asayiş Eğitim Gündem Sağlık Yaşam Spor Eskişehir tanıtım İlçeler Röportajlar

Medya

Foto Galeri Web TV Canlı TV

Makaleler

Yazarlar Makaleler

Servisler

Seri İlanlar Firma Rehberi Biyografiler Nöbetçi Eczaneler Namaz Vakitleri Kripto Para borsası Faydalı linkler Puan Durumu Fikstür Anketler

Destek

Üye Ol Giriş İletişim

Soner GÜNCAN

ADALET YİNE BIÇAKLANDI!!!


2025-10-22 12:33:00


İstanbul Kadıköy’de uğradığı saldırı sonucu yaşamını yitiren 15 yaşındaki Mattia Ahmet Minguzzi'nin ölümüne ilişkin 4 sanığın tutuklu yargılandığı davada karar çıktı. Tutuklu iki sanık hakkında en üst sınırdan 24'er yıl hapis cezası verildi. Mahkeme, tutuklu diğer 2 sanığın ise tahliyesine ve beraatına hükmetti. Savcılık kararı İstinaf'a taşıyacağını duyurdu.

Öncelikle bu tür davalarda neye baktığımızı en temelden hatırlayalım: Bir cinayet işlendi. 15 yaşında gencecik bir hayat, basit bir tartışma sonucu acımasızca son buldu. Yargı, bu hayatı alanlara hak ettikleri cezayı vermeye çalıştı.  Pek çok haberde okuduğumuz gibi, cinayeti işleyen ve ona destek olan iki ana fail ağır cezalar aldı. Bu, olması gereken.
Peki, toplumu asıl yaralayan ne?
Olay yerinde bulunan, kavgaya karışan, cinayet zincirinin bir parçası olan, hatta belki de gencin kaçmasına veya yardım almasına engel olan diğer iki kişinin serbest kalması. İşte halkın vicdanını kanatan, adalete olan inancımızı sarsan asıl mesele bu


Hukuk Başka, Adalet Başka
Değerli okuyucu, adaleti iki farklı şekilde düşünmeliyiz:
1.    Hukuk: Kanunlar kitabında yazan harfiyen uyulması gereken kurallar bütünüdür.
2.    Adalet: Toplumun ortak vicdanıdır. Doğru ile yanlış, haklı ile haksız arasındaki etik dengeyi temsil eder.
Mahkeme, "Hukuk" açısından bakarak, serbest kalan bu iki kişinin suça doğrudan katılımı ya da cinayeti planlamadaki rolleri için yeterli delil bulamamış olabilir. Yani, hukuken doğru bir karar verilmiş olabilir.
Ama işte "Adalet" burada bıçaklanıyor.
Çünkü toplum vicdanı şunu soruyor: "Olay yerinde olan, cinayete zemin hazırlayan, o vahşet anına tanıklık eden biri, sırtını dönüp gitmediyse, o grubu dağıtmadıysa, o 15 yaşındaki çocuğun ölümüne dolaylı yoldan da olsa katkı sunduysa, nasıl olur da tamamen masum kabul edilir?"
Bir cinayet, sadece bıçağı tutanın omuzlarına yüklenemez. O bıçağın bilenmesinde, o öfkenin yükselmesinde katkısı olan herkes, o suçun bir parçasıdır.

Toplum Vicdanı Neden Kanar?
Toplum vicdanının en temel beklentisi, suçun bedelinin eksiksiz ödenmesidir. Bir çocuk cinayetinde, faillerin etrafındaki herkesin ağır bir hesap vermesi beklenir.
İki kişinin serbest kalması, halkta şu tehlikeli algıyı yaratır:
•    "Suç zincirinin zayıf halkası olursan yırtarsın."
•    "Önemli olan tetiği çekmek veya bıçağı saplamak, geride durup izlemek veya hafifçe destek olmak cezasız kalabilir."
Bu algı, suç işleme eğilimi olan insanlara "risk yönetimi" yapma fırsatı verir. Bireyler, suç ortamında bulunmaktan çekinmezler çünkü kanun, suça sadece doğrudan katılımı cezalandırırsa, dolaylı suç ortaklığı teşvik edilmiş olur.
Minguzzi davasında serbest bırakılanlar, kamuoyunda "Ceza adil dağıtılmadı" hissine neden oluyor. Vicdanımız, adaletin sadece bir kağıt parçası olmasını değil, aynı zamanda caydırıcı ve tamamlayıcı olmasını istiyor.

Güven Nasıl Onarılır?
Bu karar, toplumun adalete olan güvenini sarsan onlarca olaydan sadece biri olarak tarihe geçecektir. Bir toplum, yargısına olan inancını kaybettiğinde, kendi adaletini sağlamaya yönelir ki bu, en büyük tehlikedir.
Adalet, sadece yasaları uygulamak değildir; yasal boşlukları vicdanla doldurmaktır.
Eğer bir karar, teknik olarak doğru olsa bile toplumun büyük bir çoğunluğunun "Bu adil değil" demesine neden oluyorsa, orada bir sorun var demektir. Hukuk sistemi, suça destek veren, ortam yaratan ve cinayet anında sessiz kalarak iştirak edenleri cezalandırma noktasında daha şeffaf ve caydırıcı olmalıdır.
Aksi takdirde, her serbest kalış, vicdanımızdaki o eski yarayı deşecek; adalet, o keskin bıçağın darbesini her defasında yeniden hissedecektir. Vicdanın sesi, adaletin kılavuzu olmalıdır.

YORUM YAPIN

Yorum yapmak için üye olmanız gerekmektedir. Üye girişi yapmak için Tıklayın