×

Kurumsal

Künye Kullanım Sözleşmesi Gizlilik Politikası Yayın İlkelerimiz Özel Üyelik

Haber Kategorileri

Tepebaşı Odunpazarı Bölgesel Ekonomi Siyaset Asayiş Eğitim Gündem Sağlık Yaşam Spor Eskişehir tanıtım İlçeler Röportajlar

Medya

Foto Galeri Web TV Canlı TV

Makaleler

Yazarlar Makaleler

Servisler

Seri İlanlar Firma Rehberi Biyografiler Nöbetçi Eczaneler Namaz Vakitleri Kripto Para borsası Faydalı linkler Puan Durumu Fikstür Anketler

Destek

Üye Ol Giriş İletişim

Elma


2021-07-30 16:19:00

Ülkemizde ve şehrimizde yıllardır devam eden patinajın toz bulutlarının arasında, geçtiğimiz günlerde gelen bir e-posta sayesinde atladığım bir noktayı fark ettim. Hatırlarsanız, otomotiv medyasında 1,5 yıl kadar editörlük yaptığımdan bahsetmiştim. İşte gelen e-posta da bugünlerde ‘vergi dairesine gitsek daha az vergi ödeyip de çıkacağımız’ otomobil markalarının birinden gelmişti. 
 
Gönderdikleri basın bülteninde, elektrikli modellerde yer alan ‘tork’ konusu dikkatimi çekti. Patinajı sonlandırmak için ‘ya zemini ya da lastiklerimizi değiştirmemiz gerekiyor’ demiştim. Zemini veya lastiklerimizi değiştirdiğimizde ele almamız gereken tork konusunu, motor gücümüze olan (öz)güvenimiz nedeniyle ‘es’ geçmişim. 
Kağıt kalemleri çıkaralım, zihinleri açalım ve bugün biraz fizik konuşalım. 
 
Hocam, bu ders ileride ne işimize yarayacak?

Tanıdık geldi değil mi? 

Hepimiz öğrenim hayatımızda, öğretmenlerimize en az bir kere bu cümleyi kurmuşuz veya içimizden geçirmişizdir. Hayat okulunda ise öğrenmekte direndiğimiz her bir formülün kıymetini her geçen gün daha iyi anlıyoruz. 

Merak etmeyin, kuantum fiziği konuşmayacağız. Atomu da parçalamayacağız. 

Zaten parçalasak da kıramayacağımız ön yargılar yüzünden bir türlü kimyamız tutmadığı için fizikle ispat gayretindeyim. 

Tork kavramı, fizikte kaldıraç kolu yardımıyla bir dayanak noktası üzerine etki eden kuvvet olarak tanımlanıyor. Formül ile ifade edersek tork = güç (N) x kaldıraç kolunun uzunluğu (m). 

Yani gaza bastığımızda ‘ilk hareketi’ sağlayan torktur. Torkunuz ne kadar yüksekse o kadar çevik olursunuz. 
Bakın dikkat! Hızlı demiyorum, çevik diyorum. 
Çünkü yüksek hızlar için motor gücüne ihtiyacınız var. İlk andaki ‘ataleti’ atabilmeniz için ise yüksek tork kuvvetine. 
 
Teori bitti, pratik (eğlence) şimdi başlıyor!

Hemen uykumuz geliyor ve canımız sıkılıyor kavram konuşunca değil mi! Merak etmeyin, benim için de öyle. 
O yüzden formüllerin ‘sıkıcı teorikliğinden, eğlenceli pratikliğine’ geçiş yapalım.
 
Elimizde iki değişken var. Güç ve kaldıraç kolunun uzunluğu. 
Yani, ‘burası senin alanın değil, git ötede oyna’ direnci yerine farklı alanlardan gelen ufak çabalar bile yüksek etki yaratır. 

Fosil yakıtlı araçlarda maksimum torka ulaşmak için motorun belli bir devir aralığına gelmesi -yani zaman- gerekir. Ancak elektrikli araçlar, gaza bastığınız ilk andan itibaren maksimum torku yola aktarır. İşte ‘eskinin yeniye yenilme kaderi’nin bir örneği daha. 

Motorunuz ne kadar güçlü olursa olsun, harekete geçmekte geç kalıyorsanız, maratonlar yerine 100 metrelik yarışlara dönen dünya rekabetinde hep yenilirsiniz. 
Büyük balıkların yerini hızlı balıklar teker teker alıyor. Asırlık şirketlerin gökdelenlerine, ‘garajdan çıkan start-up’lar çoktan yerleşmeye başladı. 
‘Benden habersiz kuş uçmaz/uçamaz’ anlayışındaki yöneticilere kötü bir haberim de var; kuşlar sizin olsun, drone’u alan Üsküdar’ı çoktan geçecek. 

Yüksek hız için ihtiyacımız olan motor gücünde şüphemiz yok. Yeter ki o ‘güçler’, uzaklarından gelen samimi çabaların da tork gücü olduğunu unutmasınlar. 
Tork, harekete geçirendir. Motor gücü ise hareketi devam ettiren. İlk hareketi sağlayamazsak yüksek hızın zaten önemi kalmıyor. 

Yazımın başında bahsettiğim e-postaya geri dönecek olursam, ‘gelecek, elektrikli araçlarla gelecek’ yazıyordu. Hem çevreci hem de ilk andan itibaren sunduğu maksimum tork ile son derece doğru bir ifadeydi.  İzdivaç programlarıyla hayatımıza yerleşen bir kavram olan ‘elektrik aldım/alamadım’ gibi kaprisler yerine artık maksimum tork istiyorsak, (birbirimizden) elektrik almak zorundayız! 
 
Kim(ler)e taş atıyorsun?

Vallahi taş, benim ekmeğim. Hayatta atmam, attırmam. O yüzden derdim kimseye ‘taş’ atmak değil, herkese ‘aş’ yaratacak ortamın önemini vurgulamak. 

Büyük bilim insanı Arşimed, ‘bana bir dayanak noktası ve yeterli uzunlukta kaldıraç verin, dünyayı yerinden oynatayım’ diyeli iki bin yıldan fazla zaman geçti. İki bin yıldır anlaşıl(a)mayanı iki satırla anlatamam biliyorum ama kuyuya taş atmadan da duramıyorum. 
Dayanak noktamız şehrimiz ve hiç şüphesiz potansiyeli. ‘Uzak’taki seslere kulak verip dalları kesmezsek, çabalara köstek değil destek verirsek dünyayı yerinden oynatırız. 
 
Unutmadan, torkun birimi de Newton metre(Nm)’dir. Meyve veren ağacı taşlamazsak, olgunlaşınca düşen her elmadan bir Newton çıkarırız. 
 
Sorunumuza sorumuz şu; gelen her bağcıyı dövdüğümüz için üzümler ziyan oldu, elmaların da kaderi aynı mı olacak?
 

YORUM YAPIN

Yorum yapmak için üye olmanız gerekmektedir. Üye girişi yapmak için Tıklayın

haber yazılımı, haber paketi, haber scripti | Copyright © 2024