Sadece bizim insanımızda mı var acaba bu kavram? Kendileri kim bilmiyoruz ama koymuşuz hayatımızın merkezine. Bu el âlemde öyle bi güç var ki; seni, aileni, fikrini... ele geçiriveriyor. Hatta rahat rahat düşünemiyorsun bile. Özgürlüğü kısıtlayan bi virüs mü yoksa? Etten kemikten olduğunu söyleyenler var oysa ki. Şimdiye kadar karşıma çıkmışlığı yok ama bi dönem beni de etkisi altına almıştı. Şimdi mi? Umurumda değil! Çok zarar verdi çünkü. Bilmediğim bu güç bana nasıl hükmedebildi inanamıyorum. Benim kurtulmam kolay oldu neyse ki ama bu belanın esirleri hâlâ var.

Hadi itiraf edin;

“El âlem ne der?” diye neredeyse her gün aklınızdan geçiyor değil mi? Düğünde, dernekte, cenazede, misafirlikte, alışverişte, okulda... her yerde!

• Eve erken gel, el âlem ne der?

• Bu kıyafetle dışarı çıkılır mı, el âlem ne der?

• Sadece nikah olmaz, düğün de olsun. El âlem ne der?

• Düğün yemekli olsun, el âlem ne der?

• Tek çeşit ikram olmaz, sonra el âlem ne der?

• Misafir için olan yemek takımını çıkarmak lazım, el âlem ne der?

• Sınavı bu sene kazanman lazım, el âlem ne der?

• Doğru düzgün meslek seç, el âlem ne der?

KİM ARKADAŞ BU EL ÂLEM?

Boş verin her şeyi, herkesi... Dünyaya gelmişiz bir kere, bırakın da ben yöneteyim hayatımı.

Düğün hazırlığında olan güzel çift; Evet evet siz!

İkiniz mutlu musunuz? Sağlığınız yerinde mi? Önemli olan sadece huzurunuz mu? O zaman onları mutlu etmek yerine önce kendinizi mutlu edin. Emin olun; kuş da kondursanız, düğününüz ertesi gün unutulacak ve ne yaparsanız yapın kimseye yaranamayacaksınız. Şanınız değil, mutluluğunuz yürüsün. El âlem de, ne derse desin!

İşten geç dönen arkadaşım; canın sıkıldı ya da kafa dinlemek istedin, belki de doya doya eğlenmek istedin eve gitmeden önce... Sen kendini biliyor musun? Tamam o zaman, bırak saatin kaç olduğunu. El âlem ne derse desin!

Dünya güzeli hemcinsim; bugün kendini nasıl iyi hissedeceksen o kıyafeti giy. Kırmızı da, yeşil de, beyaz da... sana çok yakışıyor. El âlem ne derse desin!

Misafir dediğin evini incelemeye gelmez! Tatlı sohbetine, bi bardak çayına gelsin gelen, gülen yüzüne gelsin... Kusur aramaz misafir! Allah ne verdiyse paylaşırız. Bırak el âlem ne derse desin!

Hangi varlık senden daha önemli olabilir ki; yemek takımı bile ayrı olacak? Boş ver el âlemi! Kendin için çıkart kıyamadığın porselenleri.

Sınav hazırlıkları, baskılar seni çok yordu değil mi kardeşim? Hepsini kenara koy, kendine inan ve ne istediğini sor. Mutlu olmak senin de hakkın. Bi yerlere sıkışıp kalmak yerine, boş ver el âlem ne derse desin!

İster aşçı ol, ister mühendis, ister ressam, tamirci ya da reklamcı... Özelliklerini senden iyi kimse bilemez. Bırak el âlem tabular arasında yaşasın, sen özgürce yaşa.

El âlemin cesareti olsaydı, tüm eleştirileri yüzüne yapardı inan. Cesur olmayan, apır sapır konuşan 3-5 kişi için hayatını istemediğin kalıplara sokmaya değer mi?

Onları umursamamaya başladığımdan beri, kendimi yaşıyorum. Ne istediğimi, ne yaptığımı biliyorum. Onlardan BANA NE! Benden ONLARA NE! Gelsinler benim yerime akşam yemeğimi de hazırlasınlar o zaman, ne ikram edeceğimi merak edip, evimi inceleyeceklerse, kendi zevklerine göre bi şeyler alıp gelsinler, beni de uğraştırmasınlar!

El âlem susmaz! Evliliğine, işine... karışır dururlar, yön verirler sen farkında olmadan. Kulakların yalnızca kalbinin sesini duyarsa yaşıyorsun demektir. Modunu düşürürler sürekli. Sakın izin verme! “KİME NE!” Vereceğin cevap bu olsun.
İstersem on çocuk yaparım, istemezsem yapmam, istersem evlenirim, istemezsem evlenmem, istersem işe girer çalışırım, istersem kendime daha çok zaman ayırırım, kış günü t-shirt giyerim, yaz günü mont, saçımı yeşile de boyarım, istersem kadın halimle kazıtırım, fikirlerimi içimden geldiği gibi söylerim, kızıyorsam küfür ederim, mutluysam dans ederim, üzgünsem bağıra bağıra ağlarım...

KİME NE!

 O cızırtılı sesleri duyma. Bu hayat her gün başka şarkı çalıyor senin için. El âlem ne derse desin! Hatta bırak seni deli zannetsinler. “ Evet deliyim ve mutluyum” de. Dediğim gibi; onlar susmayacak ve sen de dans etmekten vazgeçmeyeceksin...