2024-04-19 02:06:00
TUZAK ; BEN YOGA YAPIYORUM, SEN DE GELSENE..!
Kapının arka tarafına geçmeye, en stresli anda bile neşenizi kaybetmeden yaşamaya, bedeninizdeki çakraları hissedip tıkanıklıkları açıp dengeleyerek, herşey bir ışık ( nur ) ile başladı cümlesine güvenerek bomboş- silik hayatınızın sizi fırtınalarda sürüklemesine izin vermeyip, ruhunuzun derinliklerine doğru kozmik bir yolculuğa çıkmaya, gizemli enerjinizin ve bilincinizin evrensel dönüşümüne, içsel bilgeliğe ulaştıracak tılsımlı şifreleri çözmeye, ahiretinizi yakacak tuzaklara düşmeye
HAZIR MISINIZ..?
Artık kıyamete doğru, Zaman daraldı.!
Bu çağ hem zamanların en iyisiydi, hem zamanların en kötüsü…
Hem akıl çağıydı hem aptallık, hem vahşet devriydi hem inanç. Hem katliam devriydi hem kuşku.
Hem aydınlık mevsimiydi, hem karanlık.
Hem umudun yeşerdiği bahar, hem kaosların içinde umutsuzluk kışıydı. Hem her şeyimiz vardı hem hiçbir şeyimiz yoktu. İnsan olmanın ulviyeti çamura saplanmış, dünya şarampole yuvarlanmıştı. Son zamanlarda en çok kullandığım bu ifadelerle konumuza giriş yapıyor, bize hikmetten damlalar diye lanse edilen tanrısız ideolojinin kapısını aralamaya başlıyoruz.
Modern Şehir hayatında yaşamak insanlara çeşit çeşit imkanlar sunarken, kent yaşamının dezavantajları insanları ruhen ve fiziken çöküşe itmekte. Dayanılmaz koşuşturmacalar, yorgunluklar, stresler, çatışmalar, çekişmeler ile yoğrulmuş bedenler ve zihinler ertesi güne dinç kalkabilmek için yeni dinlenme ve huzur bulma yolları ararken sürekli bir şeyler yetiştirme telaşı içindeler. konsantre olmakta güçlük çekme, dinlenmek için zaman bulamama, çabuk sinirlenme, kendini yetersiz ve mutsuz hissetme bireylerin kronik sorunlarından. Fırsat buldukça yapılan doğa yürüyüşleri - koşular, gidilen spor salonları fiziksel rahatsızlıkları kısmen rahatlatıyor gibi görünse de ruhen ferahlamak o kadar kolay olmuyor. Birçok insan huzur bulmak, hayatlarına düzen vermek ve kişisel becerilerini geliştirmek için çeşitli etkinliklerin yanı sıra son yılların virüsü yogaya da yöneliyor. Yoga diyeti, reiki, zen felsefesi, meditasyon medya aracılığıyla ön plana çıkartılıp bunalım yaşayan bireylere modern - şık tabaklarda servis edilirken,
“İntiharın eşiğinden yogayla döndü”
“Yoga boy uzatır, istenmeyen yağları yakıyor, bedeni ve zihni eğitiyor. “
“Depresyona birebir!”,
“Yoga ile saf arzuyu bul”,
“Yoga yapan çocuklar daha rahat uyuyor”,
“İşte bilgeliğe giden dört yol”
gibi vurucu başlıklarla insanlar bataklıklara çekiliyorlar. Kıyamete kadar geçerli ilahi mesajı öteleyerek batıl inanışların ablukası altına alınan, İslamiyetten uzak bırakılan yorgun bitkin zihinlerindeki karmaşık sorulara cevap arayanlar ruhlarındaki boşluğu gidermek için yoga, meditasyon, feng shui, zen felsefesi gibi akımlara hiç çekinmeden bodoslama dalıyorlar.
Sahte cennete açılan kapıların anahtarları sağlıklı yaşam, sevgi, mutluluk, pozitif düşünme, evrenle uyum, evrene mesaj yollama, vücut enerjisini doğru kullanma gibi kavramlar talep eden herkesin ellerine tutuşturularak, günah-sevap, dünya-ahiret, cennet-cehennem, Yaratıcı-kul kavramlarının içi bilinçli olarak boşaltılıyor.
YOGA - MEDİTASYON!!
Meditasyon, yoganın temel taşlarından biridir. Yoga ile ulaşılacak olan, evrenle birleşip bütünleşmeye meditasyon uygulaması olmadan gelmek mümkün olmadığı vurgulanırken bu seanslarda
Hintçe mantralar söylemek bu arada Mantra, dini hece veya şiirdir. Bu esna da haşa tanrı / tanrıça heykeli önünde durarak, evrene enerji - mesaj yollanarak geçmiş atalarla bağ kurup yardım istenir. Pagan inancı içeren şirk dolu bu uygulamalar aracılığıyla, dünyaya geliş yaratılış sebebini unutan şeytanın tuzağına düşen içi boşaltılmış modern dünyanın insanlarına kolayca sevdirildi.
Yoga safsatası Özellikle kadın dergilerinde ve sosyal medya üzerinden çevremizi kuşatmış durumda. Zihinsel detoks, bilincin sürrealist yolculuğu adı altında sokak sokak cadde cadde kapanlar kurulmuş, Ortalık yangın yerine çevrilmiş ama kimse ateşin kokusunu duymuyor yada duymak istemiyor.
Birçok televizyon dizilerinde yoga meditasyon ögeleri yer alırken Yogaya ve onun gibi benzerlerine katılan bireylerden seanslar esnasında sadece spor yapmalarının ötesinde bazı öğretileri de yerine getirmesi isteniyor. Yoga uzmanları, öğretiler olmadan yapılan yoganın jimnastik veya aerobikten farklı olmayacağını ifade ediyor. Onlara göre yoga; üç temel varlığımız olan fizik, zihin ve ruh planlarımızın mükemmel şekilde ahengini sağlarken meditasyon “mutluluğun yegane yolu “olarak telkin ediliyor. Son yıllarda yerden mantar gibi biten YAŞAM KOÇLARI hayatı ve benliği anlamlandıran temel kavramlara, Budist, Maniheist, Brahmanist, Taoist bakış açısıyla anlamlar yükleyerek ruhun gelişimine sözde yön veriyorlar.
Yoga yapacak kişinin, bir köşeye oturup rahatlamak için tekrar tekrar yinelediği çoğu büyüsel - sihir içerikli sözler. İnsanlar garip bir şekilde, Hindu, Brahman, Budist, Taoist, Şintoist âlemin kainatta neye karşılık geldiği, kimden ne istendiği belli olmayan “aum / om” kelimelerini söyleyerek şifa, afiyet, şan - şöhret, zenginlik umuyorlar. Yoga - meditasyon aracılığıyla Paganizm bataklığına sürüklenip zehirlenen bireylerin gözlerine - yüreklerine mil çekilerek, yüce İslam dinine yama üstüne yama yaparak hakka batılı bulaştırmaya çalışıyorlar.
Peki Meditasyonla ne amaçlanıyor?
Liderliğini Maharishi Mahesh Yogi’nin yaptığı Transandantal Meditasyon (TM ) hareketi de dininden soğutulan insanlar arasında yoga gibi hızla yayılıyor. Onlar da aynı söylemi kullanarak herhangi bir dini amaçlarının olmadığını söylüyorlar. Amaç olarak yine sağlıklı beslenme, enerjiyi dengeleme, huzur ve sükunet konuları öne çıkarılıyor. Mürit adaylarına “kendi inançlarınızı, dininizi değiştirmenize gerek yok” deniyor, ancak, her gün sabah kahvaltısından ve akşam yemeğinden önce olmak üzere iki defa büyük üstadları Maharishi’nin resmine bakarak meditasyon yapmanız, transa geçmeniz gerekiyor dayatması ne kadar manidar değil mi? Ülkemiz Kamuoyunun çok iyi bildiği isimlerin sürekli tavsiye ettiği TM oluşumu “ Uzman Eğitmenler eşliğinde Yaşam temponuza uygun kursları keşfedin. Ömür Boyu Erişim ve beğenmezseniz para iade garantisi “ Mottosuyla
her geçen gün manevi çöküş yaşayan yüzlerce insanı şirk tuzağının içine çekmeğe devam ediyor.
İlahiyatçı-yazar M. Enes Ergene, yoga ve meditasyon söylemleriyle Türkiye’de faaliyette bulunan grupların yoga ve meditasyonu bir nevi spor olarak lanse ettiklerini; ancak gerçekte yoga felsefesinin sosyo-psikolojik açıdan putperest bir inanç biçimi olduğunu söylüyor. Tüm dünyada mistisizme ve metafiziğe ciddi bir yönelme olduğunu belirten Ergene, “Yoga ve meditasyonda dini sayılabilecek bir dizi rabıta ve trans biçimi, tören, sembol ve ritüeller var. Zaten Amerika’da kendilerini yeni ve kozmik bir dinin üyeleri olarak tanıtıyorlar. Ama Müslüman bir ülkede bunu din gibi tebliğ etmeyi stratejik bulmadıkları için bir nevi spor gibi takdim ediyorlar. Hepsi köken, dünya görüşü olarak ve birer felsefe olarak Uzakdoğu dinleriyle ve özellikle de Budizm’le yakından ilgili.” diyor.
YALANCI - Spor görünümlü felsefeler..!
İnsanlık ve evrenin birliğini oluşturmak için kurulan tuzaklardan birisi olan New Age, 1980'ler de Kuzey Amerika’da başlayan meditasyon, sağlık, psişik deneyim, reenkarnasyon, UFO gibi konulara ilgi duyanları bir araya getiren bir kitle harekatıdır. Bu Uzakdoğu dinlerinin tüm büyü ritüelleri, Şamanizm gibi büyü temelli batıl inanışları ve tarih boyunca süregelmiş her türlü kült inanış bu batıl grupla tekrar dünya gündemine getirilmiştir. Falcılık, tarot kartları, ruhlarla bağlantı kurarak gelecekten bilgi alma aldatmacası, medyumluk ve kehanette bulunma gibi batıl inanışlar new age kültürünün önemli bir bölümünü oluşturuyor. Zaten Guru ismini verdikleri yoga uzmanları da genelde ruhlarla bağlantı kurdukları, medyumluk yaptıkları, tarot kartları ile geleceği söyleyebilecekleri gibi iddialara başvurarak insanları etkilemeye çalışıyorlar. Kıyamete kadar devam edecek olan insanlığın rehberi yüce kitabımız Kuranı Kerim’de
“De ki: “Göktekiler ve yerdekiler gaybı bilemezler, ancak Allah bilir. Onlar öldükten sonra ne zaman diriltileceklerini de bilemezler. “ ayeti
mesajı tüm insanlığa inmiştir. Ne kadar az düşünüyoruz! '' (Neml Suresi / 65. Ayet )
Lütfen İnsanların Ruhlarıyla Oynamayın..!
Ahiret inancını yitirmiş akıntıya kapılmış dümensiz bir gemi gibi oradan oraya sürüklenen insanların acziyetini kullanılarak İslami değerleri, mistik spiritüel eğitimler süslü püslü şeytani kelimeler eşliğinde yaygınlaşmaya devam ediyor.
Yogacılar ve türevleri ne kadar inkar ederlerse etsinler Meditasyon dinsel bir uygulamadır. Bu zehir kıvamında bir döngüdür. Çünkü meditasyon esnasında insan şuursuzca değişik bilinç boyutlarına girip çıkarak benliğinden uzaklaşıp şeytanın tuzağına düşüyor.
ENERJİ ALIP VERMEK NEDİR?
Sosyal medyanın şişirmesiyle dindar kesimden de bazı insanlar para kazanma hırsına kapılarak bu kirli labirentin içinde yalpalayıp duruyorlar.
Diğer sahtekar meslektaşları gibi Sosyal medya üzerinden bunalıma düşmüş kurbanlara ücret karşılığında seanslar düzenleyerek onları göz göre göre aldatıyorlar. Seanslarda kaybolan kurbanlar zamanla rahmani boyutu bitmiş, nefisleri ayyuka çıkmış - EGOLARI tavan yapmış reenkarnasyon soytarılarına dönüşüyor ve “ Ben Hazreti Mevlana’yım, Ben Abdülkadir Geylani’yim, ben peygamberim, haşa ben Allah’ım” demeye başlıyorlar.
Yoga din değilse ne?
N. V. Raghuram’ın Türkiye’deki yogacıların sitesinde yayınlanan makalesinde “Yoga yaparsam Hindu olur muyum?” sorusunu soranlara cevap olarak, “Yoga din değildir” deniyor; ama bakın devamında “din” nasıl bir müessese olarak görülüyor:
“Yoga’nın bir dine ait olduğunu düşünmek, büyükbabanın yeni doğmuş torununa benzediğini söylemek gibidir. Din çoğu zaman bizi sınırlarken yoga bizi genişletir. Bizi köle haline getirmekten ya da dünyanın içinde boğulmaktan, ya da ben-merkezci olmaktan korur. Yaşam yolunda, kişi içsel tanrısal yönünü tezahür ederek büyüyebilir.”
Yine aynı makalede, “Yoga ile âşina olmayanlarımız onu genellikle Hindu dininin bir uzantısı olarak görür ve bilmeden pagan bir ritüelin bir parçası olmaktan çekindiği için yogadan uzak durur. Ancak, Yoga bir din değildir! Çünkü yoga, bilinen tüm dinlerden daha önce başlamış dinler üstü bir felsefedir!” deniyor.
Türkiye’ye sık sık gelen tanınmış gurulardan Shri Mataji’
Türkiye’ye sık sık gelen tanınmış gurulardan Shri Mataji’nin dini içerikli çalışmaları durumu en iyi şekilde özetliyor: Birkaç yıl önce Harbiye Askerî Müzesi’nin fuar salonunda düzenlenen yoga ayini sırasında katılımcıların Shri Mataji’ye taptıkları için ayaklarını bile öptükleri, ayaklarını yıkadığı suyu içtikleri medyaya yansımıştı. Shri Mataji’nin büyük bir fotoğrafı ile tütsü, Hint müziği ve mumlar, Sahaja yoganın öğretildiği mekanlardan eksik edilmiyor. Eğitime katılanlara önce “aydınlama meditasyonu” yapılıyor, yani herkesin omuriliğinde olduğu varsayılan ‘kundalini enerjisi’ başın üzerine yükseltilip bağlanıyor!
Kundalini, sembolik olarak omuriliğin dibinde üç-buçuk kez kıvrılmış uyuyan bir yılan şeklinde gösterilirken, Kundalini sözcüğü de, spiral anlamına gelen “kundal” kelimesinden türetilmiş ve bu bölge uyarıldığında çıkan enerji, yılan gibi hareket ederek yükselir. Bu aşamada katılımcılardan içlerindeki ‘saf çocuğu’ uyandırması isteniyor. Tüm bunlar, yapılırken Shri Mataji’nin fotoğrafının önünde mum yakarak ona doğru dönük olmak, onunla kalben transa geçmek şart!
Emperyalist Güçlerin Güdümlü Medyası insanları yönlendiriyor!
Birçok kadın dergisi ve gazete yoga ve benzeri akımlar gözden düşmesin diye popüler artist - manken görüntülerini sıklıkla sayfalarına taşıyarak gündemde tutuyorlar. Ancak, bu tarz programlarda miskinliği bir yaşam tarzı olarak benimsemiş malum Hind fakirlerinin imajı yansıtılmıyor. Bu özendirmeler sayesinde artık özel okullar - kolejler, ilköğretim okulları, devlet daireleri, hatta bazı özel ana sınıflarında dahi çocuklara Hindli yogiler eşliğinde yoga yaptırılıyor.
Yoga, meditasyon, şifacılık, biyoenerji tedavileri, transandantal meditasyon gibi uygulamalar bu tarz inanışlarda büyük bir yer tutuyor. Astroloji, tarot kartları, falcılık, medyumluk bu kültürün önemli bir bölümünü oluşturuyor.
Budizm ilk olarak MÖ 6. yüzyılda Hindistan’da ortaya çıktı. Teist olmayan bir dindir, yani yaratıcı bir Tanrı’ya inanmaz. Kurucusu Hindu prensi olan Siddhartha Gautama’dır. Kendisini genellikle bütünüyle uyanmış anlamına gelen Buda ismi ile bilinir.
UYUMA Sonuç Budizm’e varıyor!
Budizm putperest bir anlayış üzerine kurulmuş, çok tanrılı bir dindir. Bu anlayışla yetişen Budist rahipler tüm hayatlarını Buda’ya ibadetle geçirirler. Budizm, tevhidi kabul etmeyen, sadece insanın bazı ahlaki yönlerden gelişimini ve dünyaya ait ızdıraplarından kurtulmasını temel alan özünde çok tanrıcı bir felsefedir.. Budizm, insanın dünyaya sürekli geldiği, bir önceki hayatındaki davranışlara göre bir sonraki hayatının şekillendiği (reenkarnasyon) düşüncesi üzerine kurulmuştur. Bunlar İslam’a ve Kur’an’a tamamen zıt düşüncelerdir.
Gül Gülasem ATEŞ