×

Kurumsal

Künye Kullanım Sözleşmesi Gizlilik Politikası Yayın İlkelerimiz Özel Üyelik

Haber Kategorileri

Tepebaşı Odunpazarı Bölgesel Ekonomi Siyaset Asayiş Eğitim Gündem Sağlık Yaşam Spor Eskişehir tanıtım İlçeler Röportajlar

Medya

Foto Galeri Web TV Canlı TV

Makaleler

Yazarlar Makaleler

Servisler

Seri İlanlar Firma Rehberi Biyografiler Nöbetçi Eczaneler Namaz Vakitleri Kripto Para borsası Faydalı linkler Puan Durumu Fikstür Anketler

Destek

Üye Ol Giriş İletişim

Gül Gülasem Ateş

Bu Dünyadan Bir Cüneyt Arkın Geçti..


2022-08-24 22:09:00

  

Bu Dünyadan Bir Cüneyt Arkın Geçti..

28 Haziran 2022 tarihinde hakkın rahmetine kavuşan
Kara Murat, Malkoçoğlu gibi karakterler ile Türk milletinin hafızasına kazınan Yeşilçam’ın efsane ismi usta oyuncu Cüneyt Arkın’ı bir de benim kalemimden okumaya ne dersiniz?


Efendim efsane oyuncumuzun gerçek adı Fahrettin Cüreklibatır'dır. 

O doğduğunda takvimler 8 Eylül 1937’yi gösteriyordu. Eskişehir’in merkezine bağlı Karaçay köyünde Halise Hanım ve Hacı Yakup Bey’in on üç çocuğundan biri olarak dünyaya geldiğinde ailesi ona dinin övdüğü, diniyle övünülen dinin seçkini anlamına gelen “Fahreddin” adını verdi. Babası Hacı Yakup Bey, Kurtuluş Savaşı’na katılmıştır, 1853-1856 Osmanlı Devleti ile Rusya arasında yapılan Kırım savaşından sonra Anadolu'ya göçeden Türk boyu Nogay Tatarlarındandır.

Eskişehir Atatürk Lisesi'nde öğrenim gören Fahrettin Cüreklibatır, 1961 yılında İstanbul Tıp Fakültesinden mezun olur olmasına ama Üniversite yıllarında çok yokluk çeker. En ucuz otel odasını Sirkeci’de bulur ve iki yılını bu odayı inşaat işçileriyle paylaşarak geçirir. Fakülte dışındaki zamanlarda inşaatlarda amele olarak çalışır.

Çocukluğu boyunca en sevdiği hikayeler, menkıbeler olur. Bir gün kamera karşısında bu kahramanlara hayat vereceğinden habersiz, Battal Gazi, Köroğlu hikayelerini okuyarak büyür. Sevdiği hikayeleri sadece okumakla yetinmez genç Fahrettin,  Lisede okurken öykü yazmaya başlar ve yazılarını dergilere gönderir. İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesini kazandıktan sonrada hikaye yazmaya  devam eder, hatta arkadaşlarıyla şiirlerin ve hikayelerin yer aldığı,  “Erek” adını verdikleri bir dergi bile çıkarırlar. 1957’de, Cemal Süreya ile tanışır. Süreya bir yazısında usta oyuncuyla tanışmalarını şöyle anlatmıştır. 
“Cüneyt Arkın'ı adı henüz Fahrettin Cüreklibatır’ken tanımıştım. 1957'de Eskişehir'de vergi dairesini teftiş ediyordum. Edebiyat ve şiir meraklısı arkadaşlarıyla beni bulmuşlardı.
Dostluğumuz daha sonra İstanbul'da sürdü. O zaman tıp öğrencisiydi.

Öyküler yazıyordu. Bunlardan birkaçını Ankara'ya, Muzaffer Erdost'a Pazar Postası'nda yayınlanması için gönderdim” 

Memleketi Eskişehir'de, yedek subay olarak askerliğini yaparken, Göksel Arsoy'un başrol oynadığı Şafak Bekçileri (1963) filminin çekimleri sırasında yönetmen Halit Refiğ'in dikkatini çeker genç Fahrettin. Duruşuyla, bakışıyla zamanının popüler jönlerinden biraz Alain Delon, biraz Marcello Mastroanni’ andırmaktadır. 
Yoksulluk  içinde yaşadığı çocukluk yıllarının üzerinde bıraktığı ağırlık hala geçmemiştir.  Halit Refiğ'in yaptığı cazip film teklifine hayır diyemez ve 2 yıl içinde 30’a  yakın  film çevirir.
1964 yılında oynadığı Gurbet Kuşları filminin finalindeki kavga sahnesi, Arkın'ın kariyerinde bir kırılma noktası olur. Bir süre daha duygusal-romantik jön karakterlerini canlandırdıktan sonra yine Halit Refiğ'in önerisiyle aksiyon filmlerine yönelir. 

Bu dönemde İstanbul'a gelen Medrano Sirki'nde altı ay süreyle akrobasi eğitimi alarak kendisini geliştirir. Medrano Sirki'nde öğrendiklerini Malkoçoğlu ve Battalgazi serilerinde beyaz perdeye aktararak, kısa sürede avantürlü filmlerin en çok aranan isimlerinden biri haline gelir. Kariyeri boyunca westernden komediye, macera filmlerinden toplumsal filmlere değişik türlerde filmler çeker. Fahrettin Cüreklibatır ismi  akılda kalması  zor artistik isim değil diyerek Gazeteci Vecdi Benderli, Cüneyt Gökçer'den Cüneyt; Ramazan Arkın'dan Arkın isimlerini alıp "Cüneyt Arkın" ismini oluşturur  ve Fahrettin Cüreklibatır Türk sinemasında bu isimle anılır. 
Artık adı Fahrettin Cüreklibatır değil “namı değer karizmatik oyuncu CÜNEYT ARKIN’dır. Ama o “Ben Fahrettin ismimi çok seviyordum. Ailem ve eşim ve dostlarım her zaman  bana Fahrettin diye hitap ederler. Doğrusunu söylemek gerekirse Cüneyt ismine hiç alışamadım. Fahrettin isminde çocukluğum, gençliğim, hatıralarım hayat kavgam var...” der. 

Cüneyt Arkın'ın kahramanlık filmlerini çekmeye başladığı 1960-1980 arası. Ekonomik kriz, siyasi bunalımlar ve toplumsal kutuplaşma had safhada yaşandığı zor yıllardı. Türk - Müslüman kimliğinin ezildiği ve beyaz Türklerinin  Tatlısu sosyalistlerinin alkışlandığı filmlerin aksine Cüneyt Arkın, 
mavi gözlü, şahin bakışlı  İslamın kılıcı Kara Murat, Malkoçoğlu ve Battalgazi karakterleri ile ortaya çıkarak Türk halkına özlenen Kahramanı vermiş seyircinin gönlünü feth etmişti. Bu filmlerinde ata binen, güreş yapan ve cirit atan Cüneyt Arkın, 
oynadığı hemen hemen tüm filimlerde Gişe rekorları kırar.  Dünyayı Kurtaran Adam, 1982 yapımı fantastik bilimkurgu türündeki Türk filmidir. Ve filmin yönetmeni Çetin İnanç'ı dünya çapında üne kavuşturmuştur. Dünya çapında Turkish Star Wars adıyla tanınmıştır. Avrupa ve ABD'de gösterime giren “Dünyayı Kurtaran 
Adam" adlı filmi ne yazık ki dünya sinema tarihindeki en kötü 100 film arasına girmiştir.!
1980'li yıllarda Ölüm Savaşçısı, Kavga, Sürgündeki Adam ve İki Başlı Dev gibi aksiyon filmlerinden sonra, 1990'lı yıllarda polisiye dizilere yönelen usta oyuncu 1992 yılında televizyonun yükselişiyle dizi oyunculuğu yapmaya başlar. 


Cüneyt Arkın, at binmede ve karatede uzman sporcu unvanına sahiptir. Oyunculuğun yanı sıra televizyon proğramları sunmuş ve kısa bir süre gazetelerde sağlıkla ilgili köşe yazarlığı yapmıştır. 2009 yılında omurgasındaki sinir sıkışmasından dolayı yaklaşık üç ay hastanede tedavi görmüştür. 
Özel hayatına gelince; 
Cüneyt Arkın ilk evliliğini 1964 yılında kendisi gibi doktor olan Güler Mocan ile yapar. Bu evlilikten kızları Filiz (1966) doğar.  1968'de Doktor Güler Mocan’dan boşanır ve Güler hanım kızları Filizi asla usta oyuncuya göstermez. İkinci evliliğini Betül Işıl ile yapan Cüneyt Arkın'ın, bu evliliğinde gerçek mutluluğu yakalar. Kaan ve Murat adlarında iki çocuğu olur.

 Çocuklarını vatan millet bayrak şuuruyla yetiştiren Arkın'ın oğullarından Murat da dizilerde babası gibi oyunculuk yapmaktadır. 
Bir dönem alkolizm tedavisi görmüş olan Arkın, tedavisi sonrasında alkol, uyuşturucu ve gençliğin sorunları konulu sayısız konferanslar verir. Ülke genelinde etkili olan  konferanslar sonrasında  onur ödülleri almıştır.

Biliyor musunuz Cüneyt Arkın her gece yatarken baş ucuna ekmek koyarmış ! Usta oyuncu  şöhret olmadan evvel yaşadığı "yoksulluğu" bir televizyon programında şöyle anlatmıştı: "Ben çok açlık çektim. Yüce Allah hiç kimseyi aç bırakmasın (...) Açken rüyanızda ekmek görüyorsunuz... O açlık günlerinden sonra ben ne kadar şöhret olursam olayım, yatarken başucumda daima ekmek vardı..."

▪️Cüneyt Arkın, Oya Aydoğan'la başrolünü oynadığı Rus zulmünden kaçıp Türkiye'ye sığınan iki Türk'ün hikâyesi anlatıldığı 
1977 yılında çekilen ancak 1 Nisan 1978'de gösterime giren
 "Güneş Ne Zaman Doğacak" filmiyle büyük bir başarı elde eder. Vizyondaki filme MHP gençlik kolları, ülkücü gençlik  sahip çıkar. 
Gösterildiği sinemaların çevresi ülkücüler tarafından koruma çemberine alınır. 


Filmin gösterilmemesi için bazı sinemalara dönemin iktidarı tarafından baskı yapılırken, sol görüşlü teröristlerin saldırılarını önlemek için ülkücü gençler  tarafından sinemaların çevresinde sıkı güvenlik önlemleri alınır. Film zamanında gişe rekoru kırar. 
MHP ve ülkücü hareketin ebedi lideri Alparslan Türkeş de yıllar sonra Cüneyt Arkın'a ödül vererek, Türk milletinin yaşadığı sıkıntıları sinema perdesine aktardığı için teşekkür etmiştir. 

28 Haziran 2022 tarihinde aramızdan ayrılan usta sanatçı Cüneyt Arkın sadece iyi bir aktör değil aynı zamanda iyi bir yazar, iyi bir baba, iyi bir eş, Yeşilçam'ın en mert , en başarılı jönlerinden birisiydi. Ünlü şairimiz Ülkü Tamer kendisi için yıllar önce söylediği "Cüney Arkın yazmaya devam etseydi Türk edebiyatı harika bir yazar kazanacaktı. Öte yandan çok güzel öyküler okuyacaktık" sözleri büyük ustanın edebiyat ve yazma tutkusunu özetlemiştir. Hayatını kaybetmeden önce yazdığı unutulmaz anılarının yer aldığı 
“Benim Kahramanım Türk Halkıdır..”kitabı da Cüneyt Arkın'ın vaz geçilmez yazma tutkusunun bir örneğidir.
Türk sinemasında milli duyguları ön plana çıkaran, en zor sahnelerde bile dublör kullanmayı reddeden, işine tutkun  bir oyuncuydu Cüneyt Arkın (Fahrettin Cüreklibatır) Kimliğinde, karakterinde sanatçı sıfatını taşıyan Cüneyt Arkın’’a yüce Allah’tan Gani Gani rahmet diliyorum, mekanı cennet olsun inşallah..

Gül Gülasem Ateş

YORUM YAPIN

Yorum yapmak için üye olmanız gerekmektedir. Üye girişi yapmak için Tıklayın