×

Kurumsal

Künye Kullanım Sözleşmesi Gizlilik Politikası Yayın İlkelerimiz Özel Üyelik

Haber Kategorileri

Tepebaşı Odunpazarı Bölgesel Ekonomi Siyaset Asayiş Eğitim Gündem Sağlık Yaşam Spor Eskişehir tanıtım İlçeler Röportajlar

Medya

Foto Galeri Web TV Canlı TV

Makaleler

Yazarlar Makaleler

Servisler

Seri İlanlar Firma Rehberi Biyografiler Nöbetçi Eczaneler Namaz Vakitleri Kripto Para borsası Faydalı linkler Puan Durumu Fikstür Anketler

Destek

Üye Ol Giriş İletişim

Gül Gülasem Ateş

KIZILELMA'YA '' VİRA BİSMİLLAH..''


2023-05-26 00:21:00

   

          İSTANBUL’UN FETHİ...  

  ( 29 Mayıs - Kutlu Zafer )

Eğer bir kuyu derinse gündüz gözüyle bile içinde yıldızları görebilirsiniz...!

Bir Millet düşünün ki, geçmişi sayısız parlak zaferler ile dopdolu. Bir millet düşünün ki, ezelden beri hür doğmuş hür yaşamış, şahadet şerbetini içeceğini bile bile Allah rızasını kazanmak adına, şehitlik mertebesine erişmek için ölüme koşmuş... İşte bu değerlerle yoğrulmuş Aziz Türk milleti, tarihe adını altın harflerle yazdırmış şanlı bir ulustur.

Şüphesiz ki tarihimizin en parlak dönemi Büyük Türk Hakanı Fatih Sultan Mehmet Han'ın 29 MAYIS 1453 İstanbul’u fetih günüdür.

İstanbul’un fethi, Ümmet-i Muhammed'e Peygamber Efendimiz tarafından müjdelenen bir kutlu zaferdir. 

Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) bir hadis-i şeriflerinde; “Konstantiniyye (İstanbul) elbet bir gün fethedilecektir. Onu fetheden komutan ne ulu bir kumandan ve askeride ne güzel bir askerdir” buyurarak, Konstantiniyye’in fethini Müslüman komutan ve askerlere ulaşılması gereken bir kutlu nişangah olarak göstermiştir.

İnsanlığın rehberi, Alemlere rahmet olsun diye yaratılan Peygamber efendimiz Muhammed Mustafa’nın (s.a.v.) göstermiş olduğu bu hedefe ulaşmak, övgüsüne ve müjdesine nail olmak için İstanbul tarih boyunca Müslümanlar tarafından on iki defa kuşatılmıştır. Nitekim 655-785 yılları arasında Emevi ve Abbasiler tarafından beş defa kuşatılmış, Muaviye'nin oğlu Yezid’in Konstantiniyye kuşatmasına, Peygamber Efendimiz (sav) Mekke'den Medine'ye göç ettiğinde evinin kapılarını tereddütsüzce sonuna kadar açan kocaman yürekli Ebu Eyyüp el-Ensari ( r.a) )de “Peygamber efendimizden işittim ki; Kostantiniyye surlarının dibinde Salih bir kimse defnolunacaktır, umarım o kişi ben olurum." Mucizesine nail olmak için İlerlemiş yaşına bakmaksızın katılmış, vefatı durumunda, kendisinin İslam ordusunun ulaştığı en ileri noktaya defnedilmesini vasiyet etmiştir. Ebu Eyyub El Ensari Hazretleri 4 Mayıs 672 tarihinde hakkın rahmetine kavuştuğunda vasiyeti gereği İstanbul surları önlerine defnedilmiştir.

   Konstantiniyye - İstanbul, daha önce birer defa Yıldırım Beyazıt, Musa Çelebi tarafından, iki defada Fatih Sultan Mehmet’in babası II. Murat tarafından kuşatılmışsa da fetih nasip olmamıştır.

Kutlu fetih, 21 yaşında tahta çıkan, 24 yaşında Doğu Roma İmparatoru, Konstantin’i yenerek imparatorluğun başkenti olan Konstantinapolisi alıp İstanbul yapan, ecdadının “İstanbul’u aç Gülzar yap” sözünü tutan, Peygamberimizin (s.a.v.) gösterdiği hedefe ulaşan, onun övgüsüne nail olan, bu zaferi ile ortaçağı kapayarak Yeni çağı açan, ilmin, irfanın, imanın, tekniğin, ahlakın, feragatin ve cesaretin timsali olan, dünyayı kendisine hayran bırakan ve nihayet Fatih Sultan Mehmet Han unvanını haklı olarak alan Osmanlı imparatorluğunun genç Padişahı II. Mehmet'e ve onun güzide ordusuna nasip olmuştur. 

Evet, Fatih Sultan Mehmet, Peygamberimizin müjdelediği "İstanbul'un fethi"ni gerçekleştirmiş,"yıkılamaz" denilen surları yıkmış yeni bir çağ açmıştır. 

Fetih, Allah’ın mülkünde Allah’ın adının yüceltilmesi (İlâ-yı Kelimetullah), kalplerin ve ülkelerin Allah’ın rahmetine ve adaletine açılmasıdır. 

 Bu kutlu fethin gerçekleşmesinde, askeri ve maddi unsurlar kadar ilmi ve manevi mihenk taşları vardır. Kıbrıs savaşı esnasında savaşan mehmetçiklere alenen destek olan, büyük velilerden Pir İlyas hazretlerinin halifelerinden KURTBOĞAN HAMZA Hazretlerinin oğlu Akşemseddin Hazretleri, Molla Hüsrev ve Molla Gürani Hazretleri ve bir çok gönül erleri bu kutlu fethin manevi kahramanlarıdır. 

    

Genç şehzade II. Mehmed  hayallerini süsleyen zafer rüyalarını gerçeğe dönüştürmek adına, ilk önce Anadolu Hisarının karşısına, Rumeli Hisarı'nı yaptırır. Rumeli Hisarı'nın temellerini, Utarid Mabedi'nin bulunduğu yere koyduran Sultan 2. Mehmet, hisar duvarlarının '' MUHAMMED “ kelimesini bir araya getiren, Arap harfleri şeklinde olmasını, her ''M'' harfi yerine bir kule yapılmasını buyurmuş ve 1452 yılının Ağustos sonlarına doğru, çok kısa sürede Rumeli Hisarı bitirilmiştir.

İlmi, imanı, ahlakı, ibadeti, fedakârlığı, feragati, cesareti ve adaleti kendisine rehber edinmiş kişilerden oluşan kıyamete kadar dillerden düşmeyecek 80 bin kişilik kutlu fetih ordusunu hazırlatıp, askerlerini buraya yerleştirmiş, İstanbul surlarının dişlerini bir bir sökecek olan ve 40-50 çift öküzle ancak çekilebilen devrinin en büyük silahları olan topları döktürmüştür.

 

Hakkın rızasını kazanmak adına dillerinden dua eksilmeyen şanlı ordusu ile 4 Nisan 1453'de Şehirlerin Kraliçesi Konstantiniyye’nin önlerine gelerek, önce şehri karadan kuşatmış, Bizans tarafından Haliç Boğazına çekilmiş zincirler sebebiyle Haliç'e giremeyen 67 parça gemisini, 21 Nisan'ı 22 Nisana bağlayan gece dahiyane bir planla, Kasımpaşa sırtlarından, kızaklarla karadan yürüterek, Onsekizbin alemin sahibi yüce Allah’ın izniyle Haliç'e indirmiştir. Bunu gören Bizanslılar dehşete kapılarak, büyük bir panik içinde kendilerine yardım etmeleri için etrafa haber salarlar. Kısa süre zarfında, Bizans’a yardım adına dört gemi Haliç’e giriş yapar. 

Kuşatılmış kent’e destek için Haliç’e gelen gemileri gören ve içten içe kuşatmaya karşı olan Sadrazam Çandarlı Halil Paşa’nın kışkırtmasıyla ümitsizlik fitnesi yayılmak istense de, Akşemsettin Hazretlerinin gördüğü manevi rüya bir anda kalpleri yatıştırır.

Akşemsettin , Eyüp El Ensari Hazretlerinin kabrinin rüyasında kendisine gösterildiğini söyler. Bu kutlu rüya askerde manevi bir motivasyon- büyük bir coşkuya sebeb olur ve bu işaretle yola çıkılır. Eskiden manastırların bulunduğu günümüzün Eyüp semtinde rüyada görülen noktada kazı yapılarak Eyüp El Ensari - EYÜP SULTAN  Hazretlerinin kabrine ulaşılır.

Ordu’dan yükselen  ''ALLAHUEKBER '' sesleri kainatı titretirken, kutlu fetihin tamamlanmasını engellemeye çalışan fitne sesleri susar, askerler bu manevi işaretle bambaşka bir ruh yapısına bürünürler.

  İman gücüyle  karadan ve denizden yapılan hücumlar sonunda, gürleyen topların sesleriyle, TEKBİR sesleri birbiriyle hemdem olmuş, yerler - gökler inlemiş ve 29 Mayıs 1453 Salı sabahında Bizans düşürülerek Alemlerin rabbinin yardımı, alemlere rahmet olsun diye yaratılan son Peygamber Muhammed Mustafa’nın (sav) dualarıyla Feth-i Mübin gerçekleştirilmiştir.

  İkinci Mehmet  ordusunun önünde İstanbul'a girmiş, Rabbine hamd ederek şükür secdesine kapanmıştır. Böylece Konstantinapolis feth edilerek İSLAMBOL adını alırken, muzaffer komutan II. Mehmet, Fetih’ten sonra Fethin Babası anlamına gelen “Ebû’l-Feth” daha sonraki dönemlerde ise “Çağ Açan Hükümdar” ve “Kayser-i Rûm” unvanları ile Fatih Sultan Mehmet Han olmuştur. 

 Genç Fatih, Konstantinopolis halkı üzerinde hakim olan haçlı ordusunun saldırgan ve barbar tutumuna karşılık, fetih sonrasında çıkarttığı fermanla, can - mal, ırz - namus, emniyet ve inanç hürriyetini getirmiştir.

Kutlu fetih sırasında Ulu Hakan  Fatih'in yanı başında bulunan  Akşemsettin Hazretleri, Molla Gürani, Molla Hüsrev, Molla Fenari, Kara Şemseddin, Emir Buhari, Cebe Ali, Ensar Dede gibi, Allah dostları - büyük alimlerde bin asır öncesinde peygamber efendimizin hadisi şerifinde işaret ettiği mucizeyi gerçekleştiren manevî fatihlerdir. 

Allah Rasulünün müjdesine nail olmuş bu bahtiyar insanlar, aziz TÜRK MİLLETİNİN adını kıyamete değin silinmeyecek bir şekilde tarihe yazdırmışlardır.

* İskoç tarihçi Lord Kinross,Osmanlı Yüzyıllarıkitabında “uzun dev” olarak, 29 Mayıs’ta ok, taş ve mızrak yağmuru altında, Türk sancağını bir daha inmemecesine Bizans surlarının böğrüne saplayan Ulubatlı Hasan’dan övgüyle bahsederken, FETİH gibi kutsal amaç uğruna toprağa düşen her yiğidimizi rahmetle anıyoruz. Onlar; insanlığın saadet ve mutluluğu için,canlarını - mallarını feda eden, savaş meydanlarına arslanlar gibi koşan, kalbi iman dolu, Anadolu topraklarını kanıyla sulayarak vatan yapanlar, cennet yurdumuzun hudutlarını kemikleriyle çizenler, bir hilal uğruna, karalar bağlamış güneşin üzerindeki balçıkları yürekleri ile kazıyanlar, vatan topraklarının altında kefensiz yatanlar, hakk’a gönülden bağlı, idealleri Allah'ın (c.c) rızasını kazanmak olan, Allah (c.c) yolun da ölerek ölümsüzlüğe ulaşan, koçyiğitler adsız kahramanlardır.

  Fetih, Ertuğrul Gazi ile yüzyıllar öncesinden başlayan jeopolitik atılımın ve stratejik büyüme ülküsünün zirveye yükseldiği, gelecek asırların Türk milletine zafer kapılarının açıldığı bir hamlenin adıdır. 

  Fetih, Haçlı ordularının, sığınağı Osmanlı için ayak bağı fitne odağı Bizans’ı ortadan kaldıran, İstanbul semalarından çan seslerini susturan, gaflet uykusundan uyandıran Ezan-ı Muhammedi’nin İstanbul semalarında yankılanmasını sağlayan bir anahtardır. 

Fetih,  ilmin-cehalete, âlimin-cahile, imanın-küfüre, hidayetin - dalalete, hilalin-haç'a ve birliğin-ikiliğe galip gelmesinin kesin zaferi olmuştur.

Bu büyük fethin, yüce Fatih’ine onun idealini şerefle taşıyan kahraman ecdadımıza, bütün şehitlerimize ve ahirete intikal etmiş gazilerimize Allah’tan (c.c) rahmet diliyorum.

  Bu gün, milletçe, sevinç ve gururla kutluyor olduğumuz, çağ açıp - çağ kapayan, İstanbul Fetihin 570. yıl dönümüyle,

 Türkiye Yüzyılına yeni KIZILELMA'ya  "Vira Bismillah"..

        Kutsal Yürüyüşümüz  KUTLU OLSUN..

”Ey iman edenler! Eğer siz Allah’a yardım ederseniz (emrini tutar, dinini uygularsanız), O da size yardım eder ve ayaklarınızı yere sağlam bastırır.”

( Muhammed Suresi / 7. Ayet )

 

  Gül Gülasem ATEŞ

YORUM YAPIN

Yorum yapmak için üye olmanız gerekmektedir. Üye girişi yapmak için Tıklayın

haber yazılımı, haber paketi, haber scripti | Copyright © 2024